12 Ağustos 2019 Pazartesi

Tilkiler Bronz Çağ’da Evcilleştirildi


Bronz çağda insanlarla birlikte gömülen ve diyetleri insanlarla aynı olan hayvanlar, tilkilerin 5.000 yıl önce evcilleştirildiğini gösteriyor.



İber Yarımadası’nın kuzeydoğusunda yer alan topluluklar, farklı bir ölü gömme ritüeli uyguluyordu. MÖ 3. binyıl ila 2. binyıl arasında gözlemlenen bu ritüele göre, insanlar hayvanlar ile birlikte gömülüyordu.
Bilim insanları bu dönemde hem tilkilerin, hem de köpeklerin evcilleştirildiğini keşfetti. Bu hayvanların beslenme alışkanlığı, onları sahiplenen kişilerin beslenme alışkanlığına çok benziyordu.

İber Yarımadası’nın kuzeydoğu yakasına bakan bölgelerinde çok sayıda mezar var. Örneğin, dört tilkinin yanı sıra pek çok köpek mezarı hem Lleida’da hem de Barselona’da keşfedildi. Hayvanların bu şekilde gömülmüş olması, Erken Bronz Çağ’dan Orta Bronz Çağ’a geçiş döneminde uygulanan ve yaygınlaşan bir ölü gömme alışkanlığını ortaya çıkarıyor: İnsanların evcil hayvanlar ile beraber gömülmesi!
Söz konusu bölgeye ilişkin en çarpıcı detay, büyük depolara köpek ve birkaç tilki ile birlikte gömülen ölülerdi.
Hem hayvanların hem de insanların yeme alışkanlığını araştıran bir çalışmanın eş yazarı Aurora Grandal- d’Anglade, “Kimi durumlarda köpeklerin özel yemeklerle beslendiğini keşfettik. Bu ve buna benzer eylemlerin köpeklerden beklenen çalışma ile ilgili olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, tilkilerin bu çağda evcilleştirildiği de artık biliniyor.” diyor.
Hem kemiklerde bulunan kolajeni hem de kolajende yer alan  karbon ve nitrojen izotopları inceleyen araştırmacılar, arkeolojik ve arkeobiyolojik çalışmaların ışığında ilerliyor. Böylelikle, sahipleri ile beraber gömülen hayvanların yeme alışkanlığını da insanlarınki ile karşılaştırabiliyorlar. Şimdiye kadar 37 köpek, 19 evcil ve toynaklı hayvan, 64 insan incelendi.  Sonuç olarak, insanlar ile köpeklerin hemen hemen benzer şeyler yediği anlaşıldı.
Lleida’daki tilkilere yönelik gerçekleştirilen izotopik araştırmalar, farklı türde yerme alışkanlıklarının olabileceğini söylüyor. Bir kısmının köpekler ile aynı şeyleri yediği düşünülüyor. Öte yandan, bir kısmının ise insanlarla iletişimi görece daha az olan hayvanlara ya da vahşi hayvanlara benzediği de biliniyor.
Grandal, “Barselona’da bulunan kırık ayaklı yaşlı bir tilkinin durumu oldukça özel. Kırık hala iyileşme sürecindeymiş. Aynı zamanda kırığın insanlar tarafından tedavi edildiğini de biliyoruz. İnsanların bir köpek yavrusuna çok daha yakın olan tilkiyi beslemeleri sıra dışı bir eylem. Dolayısıyla, buradan hareketle tilkilerin insanlarla yaşamaya alışkın evcil hayvanlar olduğunu anlıyoruz.” diyor.
Taşımacılıkta kullanılan büyük köpekler

Barselona’daki belli başlı durumlar incelendiğinde taşımacılık için kullanılan daha büyük köpeklere besin değeri daha yüksek yiyeceklerin verildiği anlaşılıyor. Aynı durum en azından bir tilki için de geçerli olabilir.
Araştırmanın eş yazarı zooarkeolog Sivia Albizuri Canadell, “Ağır eşyalar taşıyan hayvanların bel kemiğinde bozuklar meydana gelmişti. Hayvanlar fazla enerji gerektiren işlerde kullanıldığından insanlar da yüksek karbonhidratlı besinleri tercih ediyordu. Köpeklerin tahıl ile beslenmesi ilk bakışta tuhaf gelebilir, fakat 1. yüzyılda yaşamış Romalı agronom Lucius Junius Moderatus Columella, De re rustica adlı kitabında söz konusu durumdan bahsetmişti.” diyor.
İnek, koyun, keçi gibi diğer hayvanlar da otçuldu. Ne var ki bu hayvanların kas gücünden değil; etinden, sütünden ve yününden yararlanılmıştı. Öte yandan, bu topluluklarda atların izine rastlamak pek mümkün değil. Uzun yıllar da atlarla ilgili herhangi bir gelişme olmamıştı.
Toynaklı hayvanlarla karşılaştırıldığında hem insanların hem de köpeklerin çok daha yüksek izotop değerine sahip olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla, onların belli bir miktarda hayvansal protein tükettiği de söylenebilir. Grandal’a göre bu, illa et olmak zorunda değil. Hayvansal protein sütten de elde edilebilir. Ayrıca, peynir yapmak için kullanılan süzgeçlerin arkeolojik bir nesne olarak gün yüzüne çıkarıldığı da biliniyor.
Dahası, erkekler kadınlara göre çok daha fazla et tüketiyordu. Köpeklerin payına düşen, insanların yemediği, artık olarak gördüğü yiyeceklerdi. Dolayısıyla, köpeklerin yediği şeyler kadınların ve çocukların tükettiği besinlere benziyordu. Araştırmacılara göre, köpekler tam da bu yüzden evcil ortamlara çok rahat alışabiliyordu. Ayrıca, birçok etnografik benzerlik, kadınlar ile köpekler arasındaki o ilginç ilişkiyi de kanıtlıyor.
İnsanların tilki ve köpeklere yaklaşımı
Tarım ve çiftlik hayvanları Bronz Çağın ekonomik alt yapısını oluşturuyordu. Dolayısıyla, söz konusu çağda köpeklerin temel görevi, sürüye göz kulak olup onları yönlendirmekti. Aynı zamanda, kurt ve ayı gibi tehlikeli hayvanlardan gelebilecek zararları engelleyip insanların yaşadığı bölgeleri korumak da köpeklerin sorumluluğundaydı.
Albizuri Canadell, ” Köpeklerin karakteristik özellikleri arasında muhteşem zekaları, kolay eğitilebilir olmaları ve kuşkusuz savunmaya yönelik davranışları yer alıyor. Böylesi özelliklerin yetersiz kaldığı noktada ise köpekler hem taşımacılıkta hem de araba ve kızakların çekilmesinde  kullanılmıştı. Avrupa, Kanada ve Kuzey Amerika’da gözlemlenen bu uygulamalar, MS 9. yüzyıla kadar devam etti. Bronz Çağ boyunca aynı yarımadada yük  hayvanı olarak da çalıştılar.” diyor.
Kuzey Amerika’dan toplanan bazı arkeolojik bulgular, kızak çeken köpeklerin kemiğinde gözlemlenen bazı bozukluklara işaret ediyor. MS 19. yüzyılda ilk sömürgeciler tarafından yazılmış, Amerikan yerli halkı tarafından bu görevlerde köpek kullanımına dair kayıtlar var.
Köpekleri böylesi görevlerde kullanan ilk sömürgecilere dair veriler, MS 19. yüzyıla gelinmeden elde edilmişti, fakat bu verilerin Avrupa’da görünür hale gelmesi o kadar da eskiye dayanmıyor.
Albizuri Canadell, “Barselona’da bulunan ve halihazırda üzerinde çalışılan bulgular, eskiden beri yük taşımada kullanılan bu hayvanlara yönelik ilgi ve telaşın artmasına neden oldu.”
Benzer değişiklikler, Sibirya’da Paleolitik dönemde yaşayan köpeklerin omurgasında da gözlemlendi. Dolayısıyla, böylesi keşifler, evcilleşme sürecinde köpeklere farklı görevlerin verildiğini öne süren görüşleri güçlendiriyor. Sonuç olarak, köpekler, avlanmanın yanı sıra hem arabaları hem de kızakları çekmişti. Köpeklerin, buzullarla kaplı Avrupa’yı dolaşan insanlara eşyaları taşıma konusunda yardım etmesi, sanılanın aksine çok önemliydi.
Hayvanlar neden kurban edildi?
Lleida’da bulunan sıradışı mezarlar, Bronz Çağ boyunca insanların farklı biçimlerde gömüldüğünü gösteriyor.
Araştırmanın eş yazarı arkeolog Ariadna Nieto Espinet, “Söz konusu mezarlarda hem üç ayrı kişinin bedeni hem de adak olarak sunulan hayvanlar bulunmuştu. Bir başka mezarda ise hem yaşlı bir adamın bedeni hem de bütün bir inek ile yedi keçinin ayağı vardı. Ayrıca, genç bir kadın, bütün bir keçi, iki tilki ve öküz boynuzu ile gömülmüştü.” diyor.
Bir başka kadın bedenin yanında ise iki öküz ve iki köpeğe ait kalıntılar vardı. “Farklı adaklarla gömülme şansını elde eden seçkin kesime böylesi bir ayrıcalığın neden tanındığını hala bilmiyoruz. Çoğu mezarda adak dahi yok.”
Çocuk, yetişkin erkek ve kadın mezarları incelendiğinde, burada bulunan evcil hayvanların da çok farklı yapıda olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla, söz konusu hayvanlar bir kişinin doğumundan itibaren sahip olduğu sosyal statüyü de gösteriyor olabilir.
Nieto Espinet, ”Evcil hayvanlar, Bronz Çağın tarım ve ekonomisinde önemli roller oynadı. Ayrıca, bazı insanlar için çok şey ifade ediyorlardı. Ölen kişinin kendisinin, ailesinin ya da kabilesinin zenginliğini de simgeliyor olabilirler.” diyor.
Aynı zamanda, Nieto Espinet, bir sonuca da varıyor: “Ölüler için sürekli kurban edilen öküz ve köpek gibi türler, hem ekonomide ve çalışmada hem de sembolik düzlemde işlevsel rollere sahipti. Böylelikle, muhafaza etmeyi, saygınlığı ve azameti temsil etmeye başlamışlardı.”

Science Daily. 21 Şubat 2019.
Makale: Grandal-d’Anglade, A., Albizuri, S., Nieto, A., Majó, T., Agustí, B., Alonso, N., … & Palomo, A. (2019). Dogs and foxes in Early-Middle Bronze Age funerary structures in the northeast of the Iberian Peninsula: human control of canid diet at the sites of Can Roqueta (Barcelona) and Minferri (Lleida). Archaeological and Anthropological Sciences, 1-30.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder