Antik Yunan’ın kendine has çok tanrılı inanç sistemi, kendi dönemi içerisinde 12 büyük tanrılarına verilen sunuların bir gelenek haline getirilmesi ile zamanla büyük şenliklerle kutlanılan bir takım özel günler ve bayramların ortaya çıkmasına sebep oldu.
Özellikle tarım, hayvancılık ve ticaretle ayakta duran Yunan medeniyetinin tanrılarına sunuları genellikle; o yılın toprak verimliliği, hasatlara ve hayvanlara hastalığın vurmaması ve bereket adına oluyordu. Bu şenlik ve bayramlar çoğu zaman hayvanları kurban ederek, Tanrılara adanan tapınaklara hasatlarından pay ayırarak yahut da müzik eşliğinde Tanrıların memnuniyetini pekiştirmek adına çeşitli ritüel ya da danslarla yapılıyordu.
Bu dosyada, Antik Yunan dünyasını yakından ilgilendiren tarım faaliyetlerini desteklemek amacıyla düzenlenen Demeter/Persephone, Dionysos, Apollon ve Athena festivalleri inceleyeceğiz;
1- Demeter/Persephone onuruna düzenlenen festivaller
Homeros’un eserlerinde ‘güzel örgülü saçlı kraliçe’ diye bahsettiği Demeter; ölümlüleri besleyen tarlaların, bereketin, hasatın tanrıçasıydı. Zeus ile birlikteliğinden doğan Persephone’nin, bir gün çayırda çiçek toplarken yer altı tanrısı olan Hades tarafından kaçırılışıyla yasa gömülmüştü.
Demeter adına düzenlenen en yaygın festival Thermophoria festivaliydi. Attik takvime göre Eylül aylarına denk gelen bu festival, toprağa tohum atmanın kutlandığı günlerdi. Antik Dünya’da erkek egemen bir toplum düzeni olduğunu bildiğimiz halde bu tarz içinde bereket temennisi barındıran şenliklerde kadının ön planda olduğunu görüyoruz. Bu dönemde kadının bereket ve doğurganlığı sembolize etmesi de bu festivalde onu ön planda tutmuştu.
Üç gün üç gece süren Thermophoria festivalinde kadınlar, ev sahibeleriyle birlikte Demeter’in tapınağına gelir ve üç gün boyunca tapınağın etrafında yaşarlar. Festival sırasında yapılan müstehcen şakalar ve festivalde kullanılan fallus sembolü, bize bu şenliğin yalnızca tarımsal bereket için değil, aynı zamanda kadınsal bereket için de düzenlendiğini düşündürüyor.
Thermophoria festivalinden önce Haziran-Temmuz ayları arasında kutlandığı düşünülen Skirophoria da oldukça yaygın bir törenler geçidiydi. Thermophoria festivali için bedenini temiz tutan, şehvet orucuna girmiş kadınlar, Shirophoria’da, önce Demeter için bir domuz kurban eder sonrasında ise törenin gerçekleştiği büyük bir mağaraya içeride domuzların etlerini yediklerini düşündükleri yılanları kovmak için ellerini çırparak girerlerdi. Domuzların çürümüş olan etlerini toplayıp, güz vakti ekimini yapacakları hasatlık tohumlar ile karıştırırlardı. Bu eylemlerinin tohumlara bereket vererek hasatı bollandıracağına inanıyorlardı. Ritüelin domuzla gerçekleşmesinin nedeni; Persephone’un Hades tarafından kaçırılırken yer yarıldığı sırada yarığın içine domuzlarla birlikte domuz çobanının da düşmesi ve domuzu bereket simgesi olarak görmeleriydi.
2. Dionysos onuruna düzenlenen festivalller
Antik Yunan mitine göre Dionysos, Thebai Kralı Kadmos’un kızı Semele’nin Zeus’tan olma oğluydu. Fakat Zeus’un eşi Hera, Semele’yi kıskandığı için bir gün kılık değiştirerek Semele’nin yanına gelir ve şöyle der; “Zeus’a yalvar da sana kendini tanrı olarak tüm görkemiyle göstersin.” Bu Zeus’un aklına yatmasa da en sonunda Semele’nin isteğini yerine getirir. Fakat Zeus şimşek ve yıldırımlarıyla kendini gösterince Semele yanar. Bu sırada karnındaki bebek yani Dionysos düşer. Zeus hemen bebeği alır ve baldırına koyar ve burada onu ikinci kez doğurur. Hera Dionysos’a zarar vermek için peşine düşüp ona çeşitli oyunlar oynasa da, Dionysos delirmekten ileri gidememiştir. Asma ve üzümü bulan ve şarabı elde eden Dionysos, tüm dünyayı gezmiş, gezdiği her yere de asmayı ve şarabı götürmüştür.
Anlatılarda Dionysos’un alayına thiosos denirdi. Bu alayda silenoslar, satryler ve nymphalar haricinde Bakkhalar da yer alırdı. Bakkhalar; Tanrı Dionysos’un dinsel törenlerini kutlayan kadınlardı. Bakkhalar, Dionysos’un çıplaklığını temsilen çıplak bedenlerine ceylan postları, başlarınaysa sarmaşık çelenkleri sararak ve ellerine ucunda çam kozalağı olan, gövdesine asma yaprağı sarılı değneklerle dağlarda, ormanlarda dans ederek kendilerinden geçerlerdi.
Cinsel birlikteliğin, şarap, üzüm, asma ve bunlarla gelen şehvetin sembolü olan Dionysos’un en bilindik şenlikleri Kır Dionysiası’dır. Bu festivale dair en önemli bilgileri Aristophanes’in “Kömürcüler” eserinde görüyoruz. Bu festivalin en önemli özelliği festival sırasında phallophoros olarak adlandırılan taşıyıcı kişi, ahşaptan yontulan ve devasa büyüklükteki phallos (penis)’u festivalin boyunca gezdirmesiydi. Üremedeki bereketin artırıldığına inanan bakkhalar çoğu zaman bu phallosları toprağa saplarlardı. Böylece phalloslar toprağı da dölleyip bereket vereceklerdi. Bu festivallere evli kadınların katılmaları yasaktı. Yalnızca bekar kadınlar katılır ve tören sırasında ortasına dik şekilde yerleştirilmiş phalloslar bulunan meyve sepetleri taşırlardı.
Eski Atina ve Ionia kentlerinde Dionysos adına düzenlenen en kadim ve en büyük şenliğin Anthesteria Festivali olduğu bilinir. Festivalden önce ilk üzüm hasadının ham üzümleri ile 40 günlük beklemeye alınan üzümler karıştırılarak fermante olması bekleniyordu. Anthesteria zamanında şarapların hazırlanması bitmeli ve içilmeye hazır hale gelmiş olmalıydı. Halk yeni hasadın ilk şarabını tatmaya başlar, genç erkekler şarap tulumlarının üstünde tepinirken genç kızlar da kurulan salıncaklarda sallanırlardı. Festival üç ayrı günde üç ayrı isimle adlandırılırdı. İlk güne fıçı günü “pithoigia”, ikinci güne testi günü “choes”, üçüncü günse çömlek günü anlamına gelen “khytrai” denirdi. Üç gün üç gece dualar ve şarabın sarhoşluğuyla geçen bu şenliklerde herkes -köleler de dahil- şaraba doyardı. Hatta tapınağa yakın yerlerde içme suyuna bile karıştırılır, yemekler yenir içmeye ve eğlenceye devam ederlerdi.
3. Apollon ve Artemis onuruna düzenlenen festivaller
Leto Zeus’tan Apollon ve Artemis’i doğurur ama bu çok zor bir süreçtir. Hera’nın gazabından korkan hiçkimse Leto’yu kendi topraklarında doğurması için istemiyordu. Sadece Delos adası kabul etmişti fakat onun da bir şartı vardı. Kayalık, bereketsiz olan Delos adasına doğacak tanrının tapınağı yapılacak, tanrıların hiçbiri de bu topraklardan bereketini esirgemeyecekti. Böylelikle zor bir doğumun ardından Apollon doğdu. Adı, “ışık saçan, parlak” manasına gelen Apollon, Antik Yunan dünyasında güneş ile ilişkilendirilen tanrı olmuştu. Her ne kadar güneş tanrısı Helios olsa da, halk güneşi Helios’tan çok Apollon ile bağdaştırmıştı. İlyada’da onun avcılığı, biniciliğindeki becerilerinden de söz edilir. Kardeşi Artemis ise Ay ile özdeştirilmiş tanrıçaydı. Ormanda hayvanlarla gezen, kısa elbiseli, sandaletli, ok ve yayıyla yaman bir avcı olan Artemis erzaktaki bolluk, bereketi sembolize eden tanrıçaydı. Aynı zamanda bilginin, musikinin, avcılığın tanrısı olan Apollon ve çevik, genç, bereket ve bekaretin tanrıçası Artemis Anadolu ve Yunan dünyasında pek çok şenliklere konuk olmuştu.
En bilindik Artemis ve Apollon onuruna düzenlenen şenlik Thargelia Festivali’ydi. Bu festivalde, tarım ile Demeter kutlanırken bir yandan da tarih Apollon ve Artemisin’in doğum tarihine denk gelmesi sebebiyle hem tanrıça Demeter hem de tanrı Apollon adına kutlanırdı. Araştırmacılar bu festivalin iki özelliğine dikkat çekiyor; ilki ilk gün yapılan pharmakos (kıtlık ya da hastalık gibi şehrin üstüne çöken lanetten kurtulmak için kurban edilen kişi) ile arınma töreni, ikincisi ise diğer gün yapılan ürün sunularıydı. Kimi kaynaklarda törene katılanların kurduğu kafile deniz kenarına getirdikleri pharmakosu, yabanincirlerinden elde ettikleri bir yığının üstünde yakarlar ve daha sonra küllerini denize savururlardı. Tüm bu ritüellerin sonunda şehirdeki tüm açlık, verimsizlik ve hastalıkların şehrin dışına atılacağına inanılırdı. Şehirdeki kadın erkek, genç yaşlı herkes festivale katılabilirdi.
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü; Bedrettin Cömert, Mitoloji ve İkonografi; Meltem Çağlayan Takımcı Antikçağ’da Bayramlar ve Festivaller (Yüksek Lisans Tezi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder