26 Eylül 2019 Perşembe

Donatizm Nedir, Donatistler Kimdir?


Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi

Donatizm Nedir, Donatistler Kimdir?


Donatizm; Kuzey Afrika’daki Hıristiyanlara yönelik sosyo-ekonomik ve dini baskılar, zulümler sonucu 300’lü yıllarda ortaya çıkan ayrılıkçı bir harekettir.

Donatizm, Hıristiyanlıktan doğan ve “sapkın, ayrılıkçı, hizipçi” olarak gösterilen bir hareket veya mezheptir. Erken dönem Hıristiyanlığın “heretik” akımlarından biridir. Dönemin sosyo-ekonomik şartları, devlet eliyle uygulanan baskılar, adaletsiz gelir dağılımı, halkın dışlanarak “tepeden inmeci” yaklaşımla din adamları görevlendirilmesi, Kuzey Afrika’da Donatist Kilise’nin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Donatizm’e göre işkence veya baskı altında dini reddedenlerin yeniden vaftiz olması gerekiyordu. Bu sebeple bu kişileri dışlıyorlardı. Donatizm’i diğer ayrılıkçı gruplarda ayıran en önemli özellik budur. Devlete muhalif birçok grubun ortaya çıkma sebepleri ile Donatizm arasında benzer bağlantılar var. Dönemin Roma imparatorunun zulmü, istenmeyen bir kişinin piskopos seçilmesi, aşırı vergiler, teolojik tartışmalar ve halkın bu ortamda yaşadığı sosyal ve ekonomik sorunlar neden oldu

Nasıl Ortaya Çıktı?
Donatizm, öncüsü olan “Donatus Magnus” olarak da bilinen Casae Nigraeli Donatus sebebiyle bu adı almıştır. Hıristiyan temelli ayrılıkçı ve hizipçi (şizmatik) bir harekettir. Kuzey Afrika’da 4. yüzyılda ortaya çıkmış, 5. yüzyıla kadar etkin olmuştur. En etkin dönemi 311-411 yılları arasındadır. Afrika’nın yerel kaynaklarından beslenen bir kilisedir. Kartaca (Tunus) ve Numidia bölgelerinde oldukça güçlü bir hareket olarak yayılmaya başlamıştır. Afrika dışında varlık gösterememiştir. Kartaca bölgesinde önceleri siyasi bir hareket olarak ortaya çıkmış, daha sonra teolojik tartışmaların odağında yer alan bir akım olmuştur. Ardından, Roma İmparatorluğu ve Roma Katolik Kilisesi’ne muhalif olarak bir kilise haline gelmiştir. Dini tartışmaların dışında sosyo-ekonomik politikalar ve diğer politik hatalar hareketin gelişip yayılmasında etkili olmuştur.

Roma İmparatoru Gaius Aurelius Valerius Diocletianus’un (Decius) Hıristiyanlara yönelik baskısı ve zulmü, Kartacalı Caecilian adlı “istenmeyen ve zalim” bir piskopos olarak seçilmesi, hareketin çıkış noktalarından biridir. İmparator Decius döneminde Hıristiyanlara büyük zulüm ve baskılar yapıldı. Onlardan kutsal metinlerini devlete teslim etmeleri istendi. Halk, imparatorun ve diğer pagan tanrı heykellerinin önünde tütsü yakmaya ve kurban kesmeye zorlandı. Romalılar, Tanrı’dan çok imparator kültürüne önem verirdi. İmparatora kurban kesmek ve tütsü yakmak ona bağlılığı ve devletin birliğini simgelerdi. Bu sebeple Afrikalı Hıristiyanlar da bu ritüellere zorlandı. Buna karşı çıkmanın cezası ölümdü. 303 ve 305 yılları arasında bu tür ritüellere karşı çıktığı için veya benzer sebeplerle baş kaldıran 3 ila 5 bin Kuzey Afrikalı Hıristiyan’ın öldürüldüğü belirtiliyor. Bu sebeple bu dönem, “Büyük Zulüm” olarak adlandırılmıştır. “Büyük Zulüm” döneminde Hıristiyan din adamları ve cemaat mensupları, “hayatta kalmak için”, Hz. İsa’yı reddetmeye gerek kalmadan, kapılarına gelen devlet görevlilerine kutsal metinlerini ve dinî sembolleri teslim etmek zorunda kalıyordu.


Diğer etkenlerden biri de, Roma İmparatorluğu’nun zulmüne boyun eğmek istemeyen halkın duruşu, zengin ile fakir arasındaki anormal farklar, yüksek vergilerdir. Donatizm’in ortaya çıktığı günlere rast gelen 18 Ocak 311 tarihli bir belgede, Kuzey Afrika’da Roma Devleti adına vergi toplayanlarla vergi mükellefleri arasında büyük bir fark olduğu; çiftçilerin hasatlarının neredeyse yarısını vergi olarak verdikleri belirtiliyor. Vergi vermeyenlerin hayvanlarına el konuluyordu. 322 yılında vergi ödeyemeyenler hapse atılmamak için çocukları köle olarak satıyordu. Bir başka sebep olarak da; dinin merkezinde kitabın mı yoksa kilisenin mi yer alacağı tartışmalarıdır. Kuzey Afrika’da dinin merkezinde kilise değil, Kutsal Kitap yer alıyordu. Bazı Hıristiyanlar da dinî hükümlerde kitabı değil, Kilise’yi esas alıyordu ve inancı ile çelişmediği sürece diğer kültürlerle işbirliği yapıyordu. Donatist ve Katolik mücadele, “kitap ile kilise” arasındaki “merkez” tartışmalarıyla hız kazanmıştır.

İmparator Constanstin döneminde devlet eliyle Donatistlere uygulanan baskılar, Katolik kiliseye dönmelerine engel oldu. Donatistler, imparatorun zulmü sürecinde devlet otoritelerine kutsal metinleri teslim edenlere “hain” gözüyle bakıyordu. Bu din adamlarının yaptıkları ayinler geçersiz sayılıyordu. Donatistler, Katoliklere en çok “yeniden vaftiz” konusunda muhalefette bulunmuşlardır. İmparator Julian döneminde kısa süre de olsa devlet desteği aldılar. Ancak buna rağmen Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olan Katolik Hıristiyanlığa karşı koyamadılar. 411 yılındaki Kartaca Konferansı ile dağılma sürecine girdiler. Donatistler, 6. yüzyılın sonlarına doğru aşırı baskı ve tecrit politikası sebebiyle tamamen ortadan kalkmıştır.


Donatizm, Kuzey Afrika’nın Numidia bölgesinde yaklaşık 300 yıl hüküm sürdü. Caecilian’ın seçimini geçersiz ilan eden ve Büyük Zulme en fazla direnen bölge de Numidia’dır. Donatistler, bu bölgede genellikle Libyan dilini konuşurdu. Donatist liderler ise genellikle Latince konuşurdu.

Donatizm ve Kilisenin İktidar Mücadelesi
Donatizm’in öncülerinden biri olarak kabul edilen Aziz Cyprian, Donatistlerin en fazla saygı duyduğu piskopostu. Kuzey Afrika Hıristiyanlığında önemli bir yere sahip olan Aziz Cyprian; aynı zamanda en büyük Afrika piskoposu, öldürülen ilk Afrikalı piskopos ve Afrika kilisesini organize eden piskopostu. Cyprian, din adına öldürülenleri kilise ve İncil gibi “bir otorite” olarak kabul etmiştir. Cyprian’a göre, onların sözleri Tanrı tarafından söylettirilmiştir, onlar aracılığı ile konuşan Kutsal Ruh’tur. Cyprian önderliğinde Kartaca’da bir akım başlamış, Decius’un zulmünden dolayı dinden dönen ruhban sınıfına mensup kişilere nasıl davranılması gerektiği ile ilgili tartışmalar yaşanmıştır. Uzun süren tartışmaların ardından alınan karara göre, dinden dönenler, günahlarının kefareti olarak kiliseye kabul edilecek; ancak eski görevlerine iade edilmeyecekti. Bu konuyla ilgili Cyprian, şunları söylemiştir; “İsa’ya inanmaktan utanan veya endişe eden bir kimse nasıl İsa’yla beraber olsun?” Bu fikirler, Donatistler için “hareket noktası” oldu. Bu öğretilere inanmış gibi yapanlar (takiyye), hile veya rüşvetle kendilerini kurtarmaya çalışanlar kiliseden dışlanacak, “hain” olarak anılacaklardı. Kuzey Afrika’da Cyprian’ın sözlerinin kabul görmesine rağmen birçok Hıristiyan, baskı görünce devlet görevlilerine kutsal metinleri ve simgeleri teslim etmiştir. Boyun eğmeyenler de öldürülmüştür.

Cyprian’dan sonraki piskopos Mensurius ise, kutsal metinlerin teslim edilmesine karşı çıkmamış, hatta desteklemiştir. Ona göre insan hayatı söz konusuyken kutsal metinler sadece materyaldir, İsa’yı inkâr etmek değildir. Mensurius, kendi cemaatine mensup kişilerin, kutsal metinleri teslim etmediği için zindana atılanlara yardım etmesini, yemek götürmesini engellemek için yardımcısı diyakoz (Ruhban derecesinin ilk basamağı) Caecilian’ı zindan kapılarında bekletmiştir. Caecilian, zindandakilerin, aileleriyle ve çocukları ile bile görüşmelerine izin vermemiş, direnenlere şiddet uygulatmıştır. Bu sebeple Donatistler, Caecilian için “Cellattan bile eli daha kanlı” diyerek suçlamıştır.


Mensirius’tan sonra yardımcısı Caecilian, tartışmalı bir oylama ile başpiskopos seçildi. Buna tepki olarak bölgedeki 12 piskopostan sadece 3 piskopos Caecilian’ı kutsadı. Donatistler, Caecilian’ın “sulh” çağrılarına kulak tıkayarak, onu kabul etmedi. Caecilian’ın seçilmesi, piskoposlar başta olmak üzere din adamları arasında iktidar mücadelesine dönüştü. Piskoposların çoğu aralarında Majorinus’u piskopos olarak kabul etti. 313 yılında Majorinus ölünce yerine Donatus Magnus seçildi. Piskopos Donatus, 40 yıldan fazla hareketin öncüsü oldu. Kartaca’ya ne zaman geldiği tam olarak bilinmeyen Donatus, muhalifleri tarafından sürekli baskı görmüş, sürekli onlarla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Donatus’un 355 yılında sürgünde öldüğü tahmin ediliyor.

Donatisler Neye İnanır?
Donazitm’e inanan insanlara “Donatist” denir. Oldukça riyâzetçi bir harekettir. Yani nefislerinin isteklerini dizginlemek için kendilerine haz veren bedensel aktiviteleri yasaklamak, sınırlandırmak veya kontrol altında tutmak gibi ritüelleri vardır. Hıristiyanlık’ta “Tanrı’nın aktif olarak yer aldığına” inanılan kutsal ayinler olan sakramentlerin etkisinin bu ayinleri yöneten kişilerin ruh halleri ile bağlantıları olduğuna inanmışlardır. Hıristiyanlıkta sakrament; Tanrı’nın kutsamasını, merhametini, lütfunu sakramentlere katılan inananlara ulaştıran ve görünmeyen gerçekliği temsil eden bir semboldür. Donatistler, bu sembolün sakrameti yapan kişinin halet-i ruhiyesine bağlı olduğunu savunmuşlardır.

Donatistlerin Katolik Hıristiyanlarla yaşadıkları aralarındaki fikir çatışmaları, aralarındaki uçurumu daha da büyütmüştür. Donatizm öğretileri, Katoliklerce tepki görüyordu. Bu doktrinlerden bazıları şunlardır;

Evrensel bir kilise, geniş bir coğrafyaya yayılan değil, saf ve temiz olarak kalabilen kilisedir.
Heretiklerce yapılan vaftizler geçerli değildir.
Kimse Tanrı’nın gözünde saf ve günahsız değildir.
Tanrı’ya hizmet etmek için kutsallık gerekiyorsa kimse bunun için masum değildir.

Donatizm, 4. ve 5. yüzyıllarda Kuzey Afrika’daki Berberi halkları arasında yaygın olan, o dönemde çok sayıda taraftar toplamayı başarabilen “ayrılıkçı” Hıristiyan mezheplerinden biridir.
Donatizm’e karşı olan Hıristiyanlar, Donatistleri; “inatçı, şiddet ve aşırılığa kaçan, şizmatik (ayrılıkçı) bir grup” olarak tanımlamıştır.
Donatizm’in ortaya çıkışı “taşralı-şehirli” tartışmasının bir sonucu olarak görülür.
Donatizm; taşralı, alt sınıftan, yoksul ve devlet tarafından dışlanmış kitlelerin inancı; Katolisizm ise, üst sınıfın, toprak sahiplerinin ve Roma asillerinin inancı olarak görülüyordu.
Donatistler, 20 Kasım 284 ile 1 Mayıs 305 tarihleri arasında görev yapan Roma İmparatoru Gaius Aurelius Valerius Diocletianus döneminde Hıristiyanlara yönelik sistematik baskı ve zulüm sürecinde inancını reddedenleri dışlamışlardır.
Diğer ayrılıkçı hareketlerden en önemli farklarının, yeni arayış içine giren ve dininden dönen Hıristiyanları dışlamaları olarak gösterilir.
Roma İmparatoru Diocletianus, 316 yılında ortaya çıkan Donatist İhtilaf gibi birçok ekümenik konu ile kişisel olarak ilgilenmiştir.
Hıristiyanlık tarihinde Kuzey Afrika’nın en önemli merkezi Kartaca’dır. Hıristiyanlık Afrika’ya bu bölgeden yayılmıştır. Kartaca piskoposuna “Afrika Papası” denirdi. Donatizm’in Kartaca’da ortaya çıkması, Kartaca’nın önemi sebebiyle Katolik Hıristiyanların büyük tepkisini çekmiştir.
Donatizmle ilgili birçok kaynak, Donatizm’e karşı olan Katolikler tarafından kaleme alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder