STRABON' UN GÖZÜYLE LİKYA COĞRAFYASI
Bu blog yazımda Likya bölgesini MÖ. 63 ve MS. 24 yıllarında yaşamış coğrafyacı ve tarihçi Strabon’un Geographika kitabını inceleyerek anlatmaya çalışacağım. Eminim doğa ve tarih severler Likya Yolunu yürürken bu eşsiz bilgilerle beraber bu yolu yürürken aldıkları hazda artacaktır. Likya tarihi Strabon’un yaşadığı dönemden sonra uzun yıllar gelişme gösterse de o dönemlerde yaptığı geziler ve araştırmalar sonucu yazdığı bu eşsiz bilgiler kaynak olarak oldukça değerlidir. Yazımızda Strabon’ un anlattığı bölgeleri okuyucunun daha iyi idrak edebilmesi için her paragrafın altında parantez içinde yazdığım açıklamalarla zenginleştirmeye ve detaylandırmaya çalıştım. Strabon kitabında Anadolu’nun antik yerleşimlerine, göçlere, savaşlara, halklarına yer vermiştir. Bu yazıda sadece Likya bölgesine dair anlatımlarına yer vereceğim Strabon kitabında Karia bölgesini anlattıktan sonra Likya bölgesini anlatırken sınırı Daidala’dan başlatır. Daidala, Fethiye'nin 29 km. uzağındaki İnlice köyünün kuzeyindeki tepe üzerindedir. Daidala sözcüğünün Luwi dilinden geldiği sanılmaktadır. Büyük olasılıkla da “Çam ormanlığı” anlamındadır. Şimdi sözü Strabon’a bırakalım.
Strabon - Geographika XlV. Cilt 4. Paragraf
Strabon : Daidala’dan sonra Likya’da ki dağı kastediyorum, onun yanında ki Likya kasabası olan “Telmessos’a” ve limanı olan bir buruna “Telmessis’e” gelinir. bu yeri Antiokhos savaşı sırasında Romalılardan aldı fakat saltanatı bitince Likya’lılar onu geri aldılar.
(Açıklama: Telmesos bugünkü Fethiye ilçesinin kurulu olduğu yerin antik adıdır. İlçe antik şehrin üzerine kurulmuştur. Eumenes ise Pergamon kralı ll.Eumenes’tir. MÖ.197-159 )
XlV. Cilt 5. Paragraf
Strabon : Buradan sonra sarp bir dağa ulaşılır. Burada dar ve derin bir derede iskan edilmiş bulunan Karmylessos’a sonrada sekiz burunlu ve aynı adı taşıyan Kragos’a gelinir. Khimaira efsanesi bu dağların çevresinde geçmiştir.
(Açıklama: Yazarın sarp dağdan kasıtı antik dönemde adı Antikragos olan Babadağ’dır. Karmylessos ise bugünkü Kayaköy’dür. Antik yabancı kaynaklarda Kragos; dağdaki çiçekli bölge anlamına geliyor, günümüz değimiyle yayla tabirini kullanabiliriz. Kragos ismi bölgede ki Akdağlar için kullanıldığı gibi, Akdağlarda ki yaylalar içinde kullanılırdı. Khimaria ise önü aslan, arkası yılan, ortası keçi olan ve ağzından alevler çıkaran bir canavardır. Khimaira ile karşılaşmak ölüm demektir. Likya hükümdarlarından Bellerophontes, Pegasos isimli kanatlı atın üzerinde Khimaria ile savaşır ve attığı bir mızrak ile onu yedi kat yerin dibine gönderir. Fakat Khimaira’nın ağzından çıkan alevler hiç sönmez. Bugün Çıralı’ da olan bu bölge Yanartaş olarak adlandırılır. Ve Yanartaş bölgesinde kayaların arasından yüzyıllardır yanan ateşin efsanesi olarak günümüze kadar gelmiştir.)
Strabon : Kıyıdan yukarıya uzanan dar ve derin bir derede olan Khimaira, bu dağlardan uzakta değildir. Kragos’un eteğinde, iç kısımda ve Likya’ nın en büyük kentlerinden olan Pinara’ya uzanır. Pandaros burada saygıyla anılır ve o dönemde şairlerin dediği gibi Troia’lı kahramanla özdeşleştirilmiştir. “…Pandoras’ın kızı, yeşil ormanın bülbülü..” Çünkü Pandaros’un Likya’lı olduğu söylenirdi.
( Açıklama: Pınara, Ksanthos kentinin nüfusu çok artınca yaşlılardan bir grubun Kragos Dağı’nın yüksekçe bir tepesinde bir kent kurmuştur. Günümüzde görülmeye değerdir. Kentin adı yuvarlak anlamına gelmektedir.)
XlV. Cilt 6. Paragraf
Strabon : Ondan sonra, eski zamanlarda insanların Sirbis olarak adlandırdığı Ksanthos ırmağına gelinir. Bu ırmaktan yukarıya doğru kayıkla 10 stadion çıkılınca Letoon’a ulaşılır; ve tapınağın gerisinde 60 stadion ilerleyince Likya’nın en büyük kenti Ksanthos’a ulaşılır.
( Açıklama : Ksanthos Likya bölgesine başkentlik yapmış, bugünkü Likya Yolunun geçtiği Kınık beldesinin yanı başındadır. Aslında bu şehrin Likya dilindeki adı sarı anlamında Arnia’dır. Bugün Eşen çayı dediğimiz Akdeniz’e dökülen sarıya çalan çamur renkli ırmağın adı Sarı ırmaktır. Ksanthos kentin hellenistik adıdır. Stadion ise antik Yunan'da kullanılan uzunluk birimidir. Metrik sistemde 185.4 metreye karşılık gelir. Letoon antik kenti Likya yolu üzerinde bulunan ve antik dönemde Likya bölgesinin dini merkezi konumundadır. Kentte Apollon, Artemis ve Leto adında üç tapınak bulunmaktadır.)
Strabon : Ksanthos’tan sonra yine büyük bir kent olan, Pataros tarafından kurulmuş ve bir Apollon tapınağı ile bir limanı bulunan Patara gelir. Ptolemaios Philadelphos onu onardığında Likya Arsinoe’ si olarak adlandırdı fakat adı üstün geldi.
(Açıklama : Likya Yolu üzerinde bulunan Patara Antik Kenti, Likya'nın en önemli ve en eski şehirlerinden biridir. Kent 10 km2 'lik bir alanı kaplamaktadır. Dünyanın en eski deniz feneri burada bulunur. Ptolemaios Philadelphos; Yunan asıllı bir Romalıdır. MÖ. 36-39 da, dönemin kralıdır.)
XlV. Cilt 7. Paragraf
Strabon : Bundan sonra, denizden 20 stadion yukarıda, yüksek bir tepe üzerinde olan Myra’ya gelinir. Sonra Limyros ırmağının ağzına ve sonra içeriye doğru yay olarak 20 stadion giderek küçük bir kasaba olan Limyra’ya ulaşılır.
( Açıklama : Myra önemli bir Likya kenti olup ismi “Yüce Ana Tanrıçasının yeri” anlamına gelmektedir. Likya dilinde “Myrrh” olarak geçen Myra, asıl ününe MS. 200 – 400 yıllarında ulaşmıştır. Noel baba olarak bilinen Aziz Nicholas bu bölgede piskoposluk yapmıştır. Limyra ise; Finike yakınlarında bulunan Likya bölgesinin doğu başkenti olarak bilinir. Strabon her ne kadar küçük bir kasaba olarak belirtse de MS. 2.yy da gelişmiş bir kent ünvanına ulaşmıştır.)
Strabon : Kıyı boyunca yapılan gezi sırasında aralıklı uzaklıklarla çok sayıda adacıklar ve limanlar vardır. Bunlar arasında aynı adı taşıyan bir kenti bulunan Megiste ve Kisthene bulunur. İç kısımda Phellos ve Antiphellos denen yerler ve son olarak sözünü ettiğim Khimaira vardır.
(Açıklama : Yazar ufak adacıklar olarak bahsettiği adalar Kaş beldesinin yanı başında ki adacıklardır. Megiste ve Kisthene Meis adasında bulunan yerleşimlerdir. Phellos Likya yolunun üzerinden Kaş’ın üzerinde bulunan Çukurbağ Köyünün Felen Dağı yamacında ki antik yerleşimin adıdır. Antiphellos ise kaş beldesinin antik zamanlarda ki adıdır.)
XlV. Cilt 8. Paragraf
Strabon : Bundan sonra Hiera Burnu’na ve hemen hemen eşit büyüklükte ve yaklaşık olarak biri diğerinden 5 stadion uzaklıkta üç tane dağlık ada olan Khelidoniai’a gelinir. Bunlar kıyıdan 6 stadion kadar uzaklıkta bulunurlar ve bir tanesinin gemiler için demirleme yeri vardır. Yazarların çoğuna göre Tauros buradan başlar; sadece yüksekliğinden ve Pamphylia’ nın yukarısında uzanan Pisidia dağlarından aşağıya doğru uzanmasından ötürü değil fakat aynı zamanda kendisinden uzanan adalar, bir dağın varoşları gibi denizde göze batar bir şekilde göründükleri için. Fakat gerçekte dağlık şerit Rhodos’luların Pereia’sından Pisidia’ya yakın kısımlara kadar devam eder ve bu şerit de Tauros olarak adlandırılır.
(Açıklama : Yazarın Hiera Burnu dediği yer, ilkçağ kaynaklarında kutsal burun olarak bilinen Gelidonya Fenerinin bulunduğu şimdiki adı Yardımcı Burun olan noktadır. Piri Reis bu burnu Şilden Burnu diye yazar. Khelidoniai ise burnun hemen ucunda bulunan adacıklardır. Yazarın Tauros’tan kastı Toros Dağlarıdır. Pamphylia ise bugün kü Antalya’dan Anamur’a kadar olan bölgenin adıdır. Pisidia ise Antalya’nın kuzeyinde kalan dağlık bölgenin adıdır.)
Strabon : Kheldoniai yaklaşık olarak Kanobos’un karşı karşısında gibi düşünülür ve buradan Kanobos’a geçişin 4000 stadion olduğu söylenir. Hiera Burnundan Olbia’ya 367 stadion’dur. Ve bu uzantı üzerinde yalnız Krambusa değil fakat sonraları Phoinikos olarakta adlandırılan Olympos kenti ve aynı adı taşıyan bir dağ bulunur. Buradan sonra, bir deniz kıyı şeridi olan Korykos’a gelinir.
(Açıklama : Yazarın bahsettiği Kanobos, Mısır’daki Kanobos kentidir. 4000 stadionluk mesafeyi aynı meridyen hizasına eklediğimizde yaklaşık olarak Mısırda ki bu kente ulaşılır. Antik çağ yazarları Antalya’nın batısında Olbia isimli bir yerleşimden bahsediyorlar. Eski adı Attela olan Antalya’nın kurulmasıyla Olbia önemini yitirmiştir. Krambusa ise bugün üzerinde tatlı su kaynağı da bulunan Sulu Ada’nın antik dönemde ki adıdır. Strabon’un Phoinikos diye bahsettiği isim, Likya Yolu üzerinde bulunan Adrasan ve Olimpos arasında ki Musa dağının antik dönemde ki adıdır.)
XlV. Cilt 9. Paragraf
Strabon : Bundan sonra önemli üç limanlı bir kent olan Phaselis’e ve bir göle gelinir. Bunun yukarısında, bir dağ olan Solyma ve dağlar arasında ki uzun geçitlerin yanında kurulmuş bir Pisidia kenti olan Termessos uzanır. Bu uzun geçidin içinden Milyas’a, dağı aşan bir boğaz vardır. Büyük İskender geçidi açmak istediği için Milyas’ı yakıp yıktı.
( Açıklama : Phaselis bugünkü Likya Yolu üzerinde bulunan antik kenttir. Phaselis İ.Ö. VII. yüzyılda Rodos'lular tarafından kurulmuştur ve Strabon’un dediği gibi kentin üç limanı vardır. Kuzey Limanı, Savaş Limanı ve Güney Limanı. Büyük İskender karargahını burada kurmuştur. Strabon’ un bahsettiği Solyma dağı, Tahtalı dağının uzantı bölümü olan Güllük Dağıdır. Termessos antik kenti, Antalya Döşemealtı ilçesinin Güllük Dağındadır. Büyük İskenderin alamadığı ender yerleşimlerdendir. Milyas ise Pisidia Bölgesi'nin güneybatı bölümüdür.)
Strabon : Phaselis yakınında deniz kenarında dağlar boyunca, Büyük İskender’in ordusunu geçirdiği büyük geçitler bulunur. Burada Pamphylia Denizi’nin yanında ve kıyıda dar bir geçit bırakarak uzanan Klimaks adında bir dağ vardır; ve sakin havalarda bu geçitte su yoktur ve böylece yayalar için geçilebilir bir durumdadır fakat denizin kabarma durumunda ise dalgalarla önemli çapta örtülür. Şimdi, dağa aşırı şekilde giden geçit dik ve dolambaçlıdır, iyi havada halk kıyı boyundaki geçidi kullanır. Büyük İskender fırtınalı bir mevsimde ve genellikle şansa inanmış bir kişi olarak, dalgalar çekilmeden yola çıktı ve sonunda bütün gün boyunca askerler göbeklerine kadar suya batarak yürüdüler. Şimdi Pamphylia sınırlarına doğru kurulmuş olan bu kent (Yazar Phaselis’ten bahsediyor.) Likya’dadır fakat “Genel Birlik’le” bir ilişkisi yoktur ve başlı başına bir kuruluştur
( Açıklama : Klimaks Dağı, Tahtalı Dağının kuzeyinde uzanan dağdır. Yazarın “Genel Birlik” ile ifade ettiği konu Likya Birliğidir. Likya Birliği; tarihteki ilk demokratik birlik olup, günümüz demokratik sistemleri için de esin kaynağı olmuştur. Likya Birliği o yıllarda Rodos’a karşı direniş amacıyla kurulmuştur. Kent sayısı 23’e ulaşan birlikte nüfus yapısına ve büyüklüğüne göre oy kullanma hakkı vardı. Birliğin meclis binası ise Patara şehrinde bulunmaktaydı.)
XlV. Cilt 10. Paragraf
Strabon : Homores Solymos’luları Likya’lılardan farklı almaktadır, çünkü ikinci mücadele için Likya’lıların kralı Bellorophontes tarafından gönderildiğinde , “ O, şanlı Solymos’larla çarpıştı.” diyor. (Yazarın bu atıflı ifadesi Homeros’un İlyada’sında sayda 184’te geçmektedir.) Fakat Likya’lıların eski zamanlarda Solymos’lar adını taşıdıklarını, daha sonra ki zamanlarda Kreta’dan buraya Sarpedon’la birlikte gelmiş olan Termil’lerden ötürü böyle adlandırıldıklarını ve bundan sonra Pandion oğlu Lykios’tan Lykia’lılar adını aldıklarını ve onun anavatanından sürgün edilince Sarpedon tarafından ülkesinde ortak olmasına izin verilmiş olduğunu iddia eden diğerleri Homeros’la aynı düşüncede değillerdir. Solymos’lardan derken, evvelce sözünü ettiğim ve şimdi Milyas’lılar olarak adlandırılan halkı kastettiği iddiasında bulunanların görüşü en iyisidir.
( Açıklama : Kreta, bugünkü Girit adasıdır. Heredot’a göre; Korsanlık yapan bu kavim Girit kökenlidir. Kendilerini Termili ülkelerinde Trmnisa diye adlandırılan halka sonradan Yunanlılar tarafından Lykialılar denmiştir.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder